27 Eylül 2013 Cuma

3.L TRO'NUN FOTOROMANI-YILMAZ PARLAR

AKYATIRIM DEĞERLENDİRME
 
GİRİŞ
AB bankacılık sisteminde iki konu var. İlki, SMP ve LTRO (ilki piyasadan AB ülkelerinin bonolarının ECB tarafından alınması programı ve ikincisi de 3 yıl vadeli %1 faizli iki seferde yapılmış bankalara teminat karşılığıverilen uzun vadeli krediler) sonrasında bonoların itfalarının gelmesi ve ardından LTRO’ların geri ödenmesiyle birlikte ECB’nin bilançosunun daralıyor olması ve sonrasında ABD Doları’nın bu avantajdan yararlanarak rekabetçi şekilde ucuz kalması (malum, Fed her ay 85 mlr dolarlık tahvil alıyor). İkincisi de sistemdeki likiditenin günden güne azalıyor olması. Bunun da sinsice para piyasası oranlarını yukarı çekiyor olması ve olası bir streste daha az likidite ile yakalanan piyasanın potansiyel risk yaratması. İşte bu konuları gidermek üzere (başka sebep bilmiyorum) yeni LTRO yapılacağı piyasada dillendirilmeye başlandı ve ECB üyeleri de bunun mümkün olduğunu açıkladılar.




GELİŞME
Daha önce iki partide yapıldığını ve toplamda 532 bankanın katılarak 1 trilyon euro borçlandıklarını hatırlıyoruz. İşte şimdi bu paralar geri ödeniyor. Bunu sistemin sağlıklı olması olarak okuyoruz ancak tek tek bankaları bırakıp sistemin geneline gittiğiniz zaman ortaya böyle bir tablo çıkıyor. Bankalar bu paralarla ne yaptılar? Çok az kredi verdiler (bilanço resesyonu olduğu için talep yoktu. Hala da özel sektör kredileri eksideler), çevre ülke bonosu aldılar ve ECB’ye park ederek bundan faiz aldılar. ECBLDEPO grafiğine bir bakın. Hemen bankaların parayı park ettiklerini göreceksiniz. Biri bankanın mevduat hesabı ve diğeri de cari hesap. Bir ara da (kırmızı oval içinde) ikisi hızla yer değiştiriyor, bunun sebebi de bankanın bir çeşit ceza yolunu seçmesi ve bana para park edenleri cezalandırırım demesiydi. Paralar bundan sonra cari hesaba geçti).
 
Pekiyi bilanço resesyonu varsa, diğer bir deyişle özel sektör ağırlıklarından kurtuluyorsa neden bankalara para vermek istersin? Bunun birkaç sebebi olabilir. İ)Piyasada devam eden nakit ihtiyacını karşılamak. ii)Bankalar stres zamanlarında birbirlerine güvenmedikleri için faizleri yukarı çekip risk primlerini şişiriyorlardı. Bu da para piyasası faizini yukarı çekiyor ve bonolar da satılıyordu. Ülkelerin borçlanma maliyetleri artıyor ve bono fiyatlarıdüştükçe de bankalar buradan zarar ediyorlardı. Banka hisse fiyatları da düştüğü ve CDS’leri yükseldiği için sovereign (ülke diyelim) ve banka arasında bir negatif geri besleme zinciri oluşuyordu. İşte bu zinciri kırmak ve para politikasını daha da işler hale getirmek için ECB bazı standart dışıkararlar aldı. Bu da onlardan biriydi. iii) portföy dengelemesi yapmak (varlığa dayalı menkul kıymet vs gibi kımetlerin likiditesi olmadığı için teminat olamıyorlardıve yeniden piyasaya kazandırılamıyorlardı. Böylece kaldıraç arttı ve bu varlıklar bankalara 3 yıllık temiz fonlama kaynağı olarak döndü) iv)uzun bir işlemler sürecinden sonra varlık fiyatlarında görülecek iyileşmeyle refah etkisi yaratmak ve psikolojik rahatlama yaratmak v)faizleri düşürerek finansal koşulları iyileştirmek vi)kredi talebi yaratmak diye gidiyor...
Bunların önemli bölümünde başarılı olundu ve devamında gelen OMT programı ile de (ECB’nin sınırsız bono alımını belli şartlara bağlayan sözü) Bruce Lee filmlerinden bildiğimiz ölüm vuruşu tamamlanmış oldu (hani esas oğlan vurur ve darbeyi alan kimse eve gidince ani bir spazmla hayata veda eder. Bir tek ben mi izledim bu filmleri küçükken?). Bakınız ekte curves grafiği var. Bu da ihaleler öncesinde repo pazarında ve gecelik faizlerdeki hareketi gösteriyor. Çok önemli bir rahatlama olduğu kesin. Bir diğer rahatlama da bono faizlerinde oldu. Aşağıda gördüğünüz Sarkozy bu paralarla bono alınmasınısalık vermişti. Ekteki LTRO BOND grafiğinde bunu görmek mümkün. Yunanistan’a takılmayın orada bildiğiniz gibi bonolar yapılandırılmıştı. Sorunlu ülke bonolarının kendi kurumları tarafından nasıl da alındığını görüyorsunuz.
 













SONUÇ
 
Öncelikle bankaların artık vade uyumsuzlukları daha düşük ve fonlama imkanları daha fazla. Üstelik bunu daha rahat bir ortamda yapıyorlar, ayrıca kredi risklerinde de aşağı yönlü trend bir süredir durmuşdurumda. Ayrıca Basel çerçevesinde kaldıraçlarda da indirim planlanıyor ve riskli varlıklar azaltılıyor. Bu da LTRO sonrasında bankaların bana göre daha fazla piyasa riski almalarını engelleyebilecek bir husus. Üstelik bu parayı QE gibi düşünmemek gerekiyor çünkü süreli olacak. QE’yi de aslında bilinen manada QE olarak görmemek gerekiyor keza aslında Fed ve finansal kuurmlar arasında bir asset swap ve yer değiştiren tek şey rezervler. Rezevler de sistemden dışarı çıkamayacağı için bize buradan para gelir yaklaşımı yanlış. Para gelmesinin sebebi risk skalasının kayması. Yoksa alışık olduğumuz tabirle ‘Fed’in bastığı para’ bize gelmiyor. Bankalar ayrıca o zamandan bu yana önemli oranda toxic varlık temizlediler. Bu sebeple bilanço temizlenmesi değil belki ama portföylerin yeniden dengelenmesi adına bu bir adım olabilir. Yine de kredi talebi hala eksideyken banka bu parayı ne yapar öngörmek zor. Artık mevduat oranı da sıfır olduğuna göre ve eğer ekonomi biraz daha tökezlerse ya da enflasyon düşerse ECB bu oranı da eksiye çekebileceğine göre neden bu parayıalıp ECB’ye park etisnler ki? Bunun adı gönüllü sermaye kıyımı olmaz mı?Euro açısındansa etkiyi net olarak negatif görüyorum. Faiz avantajınıkaybedeceği için öncelikle değeri düşecektir. Arzı arttığı için fiyatıdüşecektir. Ayrıca normalleşme hikayesini satın aldığımız şu çeyreklerde başka bir şarkı söylediği için değeri yine düşecektir. Periferi bonolarında birçok kurumun hesabına göre 2014’te fazladan arz olacak. Bu talebi kapamada yardımcı olacaktır LTRO. Banka hisselerine belki kısa vadeli bir heyecan getirse de devamında bence Fed’in olası çıkış zamanı 2014’te çok daha majör bir konu olur. Makro etkisi de ilk ikisi kadar olmayacaktır çünkü piyasanın nominal şartları ve spreadler artık çok daha düşük. Hem zaten Rocky’nin de devamı ilk filmler kadar zevkli olmamıştı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder