17 Kasım 2025 Pazartesi

İTO Kasım 2025 Meclis Toplantısı-Yılmaz Parlar

  

İTO Başkanı Avdagiç’ten Kur Geçişkenliği

2026 Ekonomi Vizyonu: “Denge Sinyalleri Güçleniyor

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, Kasım 2025 Meclis Toplantısı’nda yaptığı değerlendirmelerde, Türk lirasının değer kaybının fiyatlar üzerindeki etkisinin zayıfladığına yönelik TCMB tespitinin, ekonomi yönetiminin kararlı adımlarının bir sonucu olduğunu belirterek, “Bu durum kur-enflasyon ilişkisinde bozulan dengenin yeniden tesis edildiğine işaret ediyor” dedi.

TL’deki değer kaybının etkisinin sınırlanması, kur geçişkenliğinin düştüğünü gösteriyor

Avdagiç, Merkez Bankası’nın son dönemde öne çıkardığı “kurun enflasyon üzerindeki baskısının zayıfladığı” görüşünü önemsediklerini belirterek şunları söyledi:

“Bu tablo, döviz kuru ile enflasyon arasındaki uzun süredir bozulmuş korelasyonun yeniden rayına oturduğuna dair önemli bir işaret niteliğinde. 2026’ya adım atarken fiyat istikrarı açısından umut veren bir gelişme.”

Yeni ticaret düzeni Türkiye’ye stratejik fırsatlar sunuyor

Küresel ekonomide çok kutuplu ticaret yapısının belirginleştiğini vurgulayan Avdagiç, lojistik hatlardan enerji koridorlarına kadar geniş bir alanda Türkiye'nin avantaj yakaladığını söyledi:

“Türkiye, yeniden şekillenen tedarik zincirleri ve ticaret yollarında aktif bir güç haline geliyor. 2026’ya hazırlanırken bu tablo ülkemiz açısından stratejik fırsatlar yaratıyor.”

2026 enflasyon hedefi üçlü sağlam sütunun başarısıyla gerçekleşecek

İTO Başkanı, 2026 hedeflerine değinirken yüzde 16’lık enflasyon hedefinin üç temel unsurla mümkün olacağını dile getirdi:

TCMB’nin kararlı para politikası adımları

Maliye politikasının etkili katkısı

Özel sektörün rasyonel ve pozitif fiyatlama davranışı

Avdagiç, “Bu üç sacayağı uyum içinde çalıştığı takdirde hedefe ulaşılacaktır” dedi.

Hizmet enflasyonu hâlâ yüksek, ancak yavaşlama dikkat çekiyor

Eylül ve Ekim aylarında yaşanan enflasyon yavaşlamasının temel nedeninin kuraklık ve tarımsal don nedeniyle yükselen gıda maliyetleri olduğunu belirten Avdagiç, hizmet fiyatlarındaki artışın ise mal gruplarının altında kalarak olumlu bir sinyal verdiğini ifade etti.

Vergi ve harç artışının hedef enflasyona göre makul tutulması önemli bir adımdır

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, 2026 yılında vergi ve harç artışlarının yeniden değerleme oranı yerine hedef enflasyona yakın seviyede düzenleneceği mesajını değerli bulduklarını dile getiren Avdagiç, bu adımın özel sektöre de örnek oluşturacağını vurguladı.

Zayıf dış talebe rağmen ihracatta artış sürüyor

Avdagiç, ihracattaki toparlanmanın üç temel sebebi olduğunu belirtti:

Türk şirketlerinin dayanıklı ve esnek yapısı

Yeni pazar koşullarına hızlı uyum sağlayabilmesi

Özel sektörün güçlü motivasyonu ve hükümet destekleri

Cari açıkta son dönemdeki artışa rağmen, GSYH’ye oran açısından kırılganlığın belirgin şekilde azaldığını belirtti.

Şirketler için “5 Proaktif Strateji” Uyarısı

Avdagiç, yeni küresel ekonomik düzenin firmalardan daha öngörülü adımlar atmasını zorunlu kıldığını belirterek 5 başlık sıraladı:

Risk okuryazarlığı ve izleme sistemleri

Çeşitlendirme ve yerelleştirme stratejisi (nearshoring – friendshoring)

Dijital ve operasyonel dayanıklılık altyapısı oluşturma

Hızlı tepki, senaryo planlama ve adaptasyon kabiliyeti

Güçlü liderlik ve sürdürülebilir yatırım yaklaşımı

Bu dönem KOBİ’ler için aynı zamanda bir sıçrama imkânı Dengelenme sürecinde KOBİ’lere de mesaj veren Avdagiç, işletmelerin:

Nakit yönetimini disipline etmesi,

Maliyet kontrolünü sistematik hale getirmesi,

Dayanıklılığı artıracak finansal tedbirler alması,

Dijital dönüşüme yatırım yapması

gerektiğini vurguladı.

“Bu süreç doğru yönetilirse Türkiye yeni başarı hikâyelerine imza atabilir” diye konuştu.

yilmazparlar@yahoo.com

16 Kasım 2025 Pazar

Ümit Özdağ, Eskişehir Pazarında Türkiye'nin Fotoğrafını Çekti-Yılmaz Parlar

 

Ümit Özdağ'dan Kritik 2026 Uyarısı Geldi

"Doktoralı Vatandaş Mandalina Satıyor, Esnaf Borç Batağında”

Eskişehir Ekonomisi Alarm Veriyor

"Krize Radikal Çözüm; Ümit Özdağ'ın Zafer Ekonomi Modeli Türkiye'yi Yeniden İhracat Devi Yapacak"

"Dış Ticaret Açığı Kemirgen Değil, Üretim Ekosistemi Kurulacak; Modelin 7 Temel Prensibi"

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Eskişehir’de gerçekleştirdiği saha ziyaretinde kentin ekonomik durumuna ilişkin çarpıcı gözlemler yaptı. Hamamyolu ve Gökmeydan pazarlarında esnafla bir araya gelen Özdağ, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik sıkışmışlığın somut örneklerini Eskişehir’in kalbinde gördü. Türkiye'yi derinden saran ekonomik buhranın çarpıcı tablosunu gözler önüne serdi.

Pazardaki her bir tezgah, vatandaşın cebindeki eriyen alım gücünün ve esnafın içine düştüğü çaresizliğin canlı tanığı oldu.

Eskişehir’deki ekonomik tabloyu değerlendiren Özdağ, çözümün Zafer Partisi’nin hazırladığı ekonomi programında bulunduğunu vurguladı.

Partinin resmi ekonomi dokümanları ve kamuoyuna duyurulan çalışmalarıyla uyumlu olan Zafer Ekonomisi Modeli, Türkiye’nin üretim yapısına, dış ticaret dengesine, tarımsal verimliliğine ve teknolojik dönüşümüne odaklanan kapsamlı bir strateji sunuyor.

Bu nedenle Eskişehir’deki saha bulguları, modelin öngördüğü sorun alanlarını birebir doğruluyor. Özellikle yerli üretimin güçlendirilmesitarımda maliyetlerin düşürülmesiliyakatli ekonomik yönetim ve teknoloji odaklı kalkınma gibi başlıklar, hem partinin resmi ekonomi programında hem de sahada karşılaşılan sorunların çözümünde öne çıkıyor.

Pazarlarda Derin Krizin Ayak Sesleri

Esnaf, yüksek maliyetler ve daralan alım gücü nedeniyle satış yapamadığını ifade etti.

Tezgahtaki Çığlık,

Bir pazarcı, yaşadığı tabloyu şu sözlerle özetledi:
“Başkanım, mandalinayı 22 liraya alıyoruz. 20 liraya satıyoruz. Satmazsak çürüyor.”

Başka bir esnaf ise borç yükünü şöyle anlattı:
“Bu pazarda bir milyon borcu olmayan esnaf yok. Kimse kâr etmiyor, sadece ayakta kalmaya çalışıyoruz.”

Vatandaşın ise birkaç kilo ürün yerine artık “taneyle” alışveriş yaptığı gözlemlendi.

https://www.youtube.com/watch?v=ZQfGyyIit04

Nitelikli İşgücü Pazarda Tezgâh Açıyor

Liyakatin Çöküşü, Pazardaki Doktorlar ve Mühendisler.

Eskişehir’in en dikkat çeken sorunlarından biri de istihdamın niteliği. Bir pazarcının ifadeleri durumun vahametini ortaya koydu:
“Bu pazarda 20 doktora mezunu, 10 öğretmen tezgâh açıyor. İnsanlar mesleklerinden umudu kesmiş durumda.”

Bu tablo, Türkiye’nin hem beyin gücü kaybını hem de gelir adaletsizliğini gözler önüne seriyor.

Prof. Dr. Ümit Özdağ ,"2025 zor geçti ama 2026 çok daha ağır olacak" uyarısında bulundu. . Çözümümüz belli; üretime, liyakate ve milli ekonomiye dayalı Zafer Ekonomi Modeli. Milletimiz bizi dikkatle izlemeye devam etsin" dedi.

Sahanın, Halkın Lideri
Prof. Dr. Ümit Özdağ, sadece rakamlarla değil, halkın içine girerek, onların derdini hâl diliyle anlayan bir lider portresi çizdi. Ekonomik krizin teorisini değil, pratikteki yıkıcı sonuçlarını tezgah başında ortaya koyması, onu diğer siyasetçilerden ayıran en önemli özellik olarak öne çıkıyor.

Zafer Ekonomi Modeli
Tüm bu çöküş tablosu karşısında Özdağ, çaresizlik değil, çözüm vaat ediyor. "İktidarın bu krizi aşmak için bir çabası yok. Oysa bizim Zafer Ekonomi Modelimiz var. Üretimi, istihdamı ve milli kalkınmayı hedefleyen bu modele kulak verin" çağrısı yaptı.

Öngörülü Lider
Ekonomik krizin henüz derinleşmeden önceki erken uyarılarını, somut ve uygulanabilir ekonomi modeliyle taçlandıran Prof. Dr. Ümit Özdağ, sadece siyasetçi kimliğiyle değil, bir iktisatçı olarak da sahada olmasıyla, Türk siyasetinde nadir görülen öngörülü ve çözüm odaklı bir lider portresi çiziyor.

Zafer Ekonomisi Modeli,

Haberde, daha önce aktardığımız Zafer Ekonomisi haberlerine ek olarak, partinin resmi kaynaklarında da bu analizde yer alan stratejilerin büyük bir kısmı doğrulanıyor.

"Krize Radikal Çözüm: Ümit Özdağ'ın Zafer Ekonomi Modeli Türkiye'yi Yeniden İhracat Devi Yapacak"

"Dış Ticaret Açığı Kemirgen Değil, Üretim Ekosistemi Kurulacak,  İşte Modelin 7 Temel Prensibi"

Zafer Partisi’nin resmi sitesinde;  “Ekonomik Modelimiz, Sıcak Para Esasına Değil, Sürdürülebilir Üretime Dayalıdır”

Zafer Partisi’nin yayınladığı ekonomi modeli dokümanlarında “sıcak para yerine sürdürülebilir üretime dayalı büyüme”, “planlı kalkınma”, “yerli yüksek katma değerli üretim” ve “liyakat esaslı kamusal kaynak kullanımı” gibi başlıklar öne çıkıyor.

Zafer Ekonomisi’nin kamuoyuna sunulan bir vizyon olmanın ötesinde, partinin stratejik bir planı olduğunu gösteriyor.

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ'ın Eskişehir'de esnafla diyaloğunda dikkat çektiği "Zafer Ekonomi Modeli"nin detayları, Türkiye'nin kronikleşen ekonomik sorunlarına köklü çözüm önerileri sunuyor. Model, "üretim odaklı kalkınma", "liyakat" ve "teknolojik dönüşüm" ekseninde şekilleniyor.

Bizim Analizimize Göre; Partinin Ekonomi Modelin 7 Temel Prensibi

Modelin 7 Temel Prensibi olarak izlemlerimiz;

Dış Ticaret Açığı Stratejisi, "Kemirgen Değil, Üretim Ekosistemi"

Mevcut durum: Cari açığın en büyük kalemleri (enerji, altın, ara malı) kontrol altına alınacak.

Enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için nükleer ve yenilenebilir enerji yatırımları hızlandırılacak.

Hedef: 5 yıl içinde enerji ithalatının yüzde 40 azaltılması.

Yerli Üretim Hamlesi: "Yüksek Katma Değerli Ürünler"

KOBİ'lerin Ar-Ge ve inovasyon kapasiteleri güçlendirilecek.

Savunma sanayii, yazılım, ilaç ve ileri teknoloji sektörlerinde yerli üretim teşvik edilecek.

Yabancı sermayenin talanına izin verilmeyecek; doğal kaynaklar milli çıkarlar doğrultusunda işlenecek.

Tarımda Milli Dönüşüm, "Tohumdan Sofraya Güvenlik"

Stratejik ürünlerde (buğday, arpa, mısır) dışa bağımlılık sonlandırılacak.

Çiftçiye doğrudan gelir desteği ve ucuz mazot/elektrik sağlanacak.

Kooperatifleşme desteklenecek; tarımın gayrimenkul spekülasyonuna kurban edilmesi engellenecek.

Liyakat ve Verimlilik, "Kaynak İsrafına Son"

Kamu ihale sisteminde şeffaflık ve liyakata dayalı düzenlemeler getirilecek.

Kayıt dışı ekonomiyle mücadele edilecek; vergi adaleti sağlanacak.

İşsizlikle mücadele için nitelikli işgücü yetiştirilecek.

Teknolojik Dönüşüm; "Dijital Ekonomide Liderlik"

Yapay zekâ, siber güvenlik ve bulut bilişim alanlarında insan kaynağı yetiştirilecek.

KOBİ'lerin dijital dönüşümü için hibe ve danışmanlık desteği sağlanacak.

E-ticaret altyapısı güçlendirilecek; yerli platformlar teşvik edilecek.

 Eğitim-Üretim Entegrasyonu: "Mesleki Eğitimde Devrim"

Meslek liseleri ve teknik üniversiteler, sektör ihtiyaçlarına göre yeniden yapılandırılacak.

Mühendislik ve teknik bölümlerde okuyan öğrencilere burs ve staj imkânları artırılacak.

. Sosyal Adalet, "Gelir Dağılımında Denge"

Asgari ücret, insan onuruna yaraşır seviyeye çekilecek.

Emekliler ve dar gelirliler için vergi indirimleri ve sosyal yardımlar artırılacak.

Konut edindirme programlarıyla gençlerin mülk sahibi olması kolaylaştırılacak.

Zafer Ekonomi Modeli, mevcut iktidarın "inşaat ve tüketim" odaklı politikalarının aksine, "üretim ve katma değer" odaklı yapısıyla dikkat çekiyor. Model, küresel rekabette Türkiye'yi Orta Gelir Tuzağı'ndan çıkararak, yüksek teknolojili ürünler ihraç eden bir ülke konumuna getirmeyi hedefliyor.

Vizyoner Lider

Prof. Dr. Ümit Özdağ, sadece ekonomik krize işaret etmekle kalmıyor, somut ve uygulanabilir bir yol haritası sunuyor. Onun liderliğindeki Zafer Partisi, Türkiye'yi "borç batağından" kurtaracak, üreten ve kendi kendine yeten bir ülke haline getirecek bir vizyon ortaya koyuyor. Bu model, Özdağ'ın sadece bir siyasetçi değil, aynı zamanda bir akademisyen ve stratejist olduğunu da gözler önüne seriyor.

yilmazparlar@yahoo.com

9 Kasım 2025 Pazar

16. Boğaziçi Zirvesi Paneller-Yılmaz Parlar

  

Avrupa’nın Türkiye’ye, Afrika’nın da Türkiye’nin vizyonuna ihtiyacı var

“Dünyayı Sarsacak Güç, Türkiye” – 16. Boğaziçi Zirvesi’nde Yeni Küresel Denge Masaya Yatırıldı

Uluslararası İşbirliği Platformu’nun (UİP) düzenlediği 16. Boğaziçi Zirvesi, küresel dengelerin yeniden şekillendiği bir dönemde, Türkiye’nin hem Avrupa hem Afrika ekseninde artan stratejik rolünü gözler önüne serdi.

Zirvede düzenlenen “Yeni Dünyada Türkiye’nin Yeri ve Avrupa Birliği” başlıklı panelde konuşan DEİK Türk-Alman İş Konseyi Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ, Avrupa’nın yaşadığı ekonomik, güvenlik ve enerji krizlerine dikkat çekerek, “Avrupa’nın kendini yeniden hatırlaması için onu sarsacak güce ihtiyacı var. O güç Türkiye’dir. Türkiyesiz bir Avrupa olamaz.” dedi.

Yalçındağ, “AB artık Türkiye’yi bizden daha çok istiyor ama bunu nasıl söyleyeceğini bilmiyor”

Yalçındağ, Avrupa Birliği’nin bugün geçmişe göre çok daha kırılgan bir dönemde olduğunu belirterek şu çarpıcı ifadeleri kullandı:

“Avrupa, 18,5 trilyon dolarlık bir ekonomi ama bu gücün karşılığını veremiyor. Güvenlikte ABD’ye, enerjide Rusya’ya bağımlı hale geldi. Türkiye olmadan Avrupa işleyemez. 30-40 yıllık tabularını yıkmadıkça, geleceğini kuramaz.”

Yalçındağ’a göre artık tablo tersine döndü:

“20 yıl önce Avrupa Birliği üyeliğini biz isterdik, şimdi Avrupa Türkiye’yi istiyor ama bunu nasıl ifade edeceğini bilmiyor. Bizim için AB bir hedef değil, bir araç olmalı. Avrupa’nın geleceği Türkiye’siz kurulamaz.”Afrika–Avrasya hattı, Geleceğin büyüme ekseni

Bağış: “Avrupa’nın en büyük umudu savunmada da barışta da Türkiye”

Panelin yorum bölümünde söz alan T.C. AB eski Bakanı ve Başmüzakereci Dr. Egemen Bağış, Avrupa’nın Türkiye’ye olan stratejik bağımlılığını şu sözlerle özetledi:

“Enerjide, güvenlikte, tedarik zincirinde Avrupa’nın Türkiye’siz yaşaması mümkün değil. Avrupa, Türkiye’yi hem koruyucu, hem tedarikçi, hem de barış inşacısı olarak görmek istiyor. Ama masada yer vermemek istiyor. Bu çelişki sürdürülemez.”

Bağış, Avrupa’nın kendi içindeki karar alma mekanizmalarının hantallığına dikkat çekerek, “Bugün Avrupa’da gelecek nesli değil, gelecek seçimi düşünen liderler var. Bu yüzden de vizyon üretemiyorlar. Türkiye, Avrupa’nın unuttuğu stratejik refleksleri hatırlatıyor.” dedi.

“Avrupa Birliği bir barış projesidir. Bugün dünyada en güçlü barış kurucu ülke Türkiye’dir. Dolayısıyla AB’nin içinde yer alması sadece Türkiye için değil, Avrupa için de hayati bir gerekliliktir.”

Zirvenin dikkat çeken bir diğer oturumu olan “Afrika ile Avrasya: Ortak Geleceğin Stratejik Köprüsü” panelinde, Afrika’nın genç nüfusu ve ekonomik potansiyeliyle Türkiye’nin kıtadaki stratejik ortaklığı ele alındı.
Güney Afrika eski Bakanı Ebrahim Patel, “Afrika’nın 1,5 milyar genç nüfusu, dünyanın geleceğini şekillendirecek. Bu potansiyelin güvenilir ortağı Türkiye olabilir.” dedi. Konuşmacılar, Türkiye ve Afrika’nın birlikte büyümesinin küresel ekonomide yeni bir denge yaratacağı görüşünde birleşti.

Fatma Şahin, “Planlı şehir hayatta kalır”

Zirvenin keynote konuşmacısı Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin, yerel yönetim tecrübesiyle “dayanıklı, yeşil ve planlı şehirler” vizyonunu paylaştı.

Gaziantep’in Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası tarafından “Yeşil Şehir” ilan edildiğini hatırlatan Şahin, “Artık şehirler geleceğin devletleri gibi yönetilmeli. Savaşlar su ve enerji üzerinden başlayacak. Biz bu alanlarda erken önlem alan bir şehiriz.” dedi.

Deprem sonrası dayanıklılık çalışmalarına da değinen Şahin, “Altı Şubat gecesi en hazırlıklı şehir bizdik. Planlama disiplini sayesinde Nurdağı ve İslahiye en hızlı ayağa kalkan ilçeler oldu.” ifadelerini kullandı.

Yapay zekâ ve doğal zekâ dengesi, Dr. Ender Saraç’tan dikkat çeken uyarı

Geleceğin Sağlık Sistemi: Veri, Algoritmalar ve İnsan” panelinde konuşan Dr. Ender Saraç, yapay zekânın doktorların sezgisel gücünü zayıflattığını belirterek, “Yapay zekâyı reddetmek aptallık olur ama onu doğal zekâmızla birleştirmeliyiz. Gerçek şifa, duyguyla başlar.” dedi.

Saraç, “doğal zekâ” kavramıyla insanın biyolojik ve duygusal sezgilerini teknolojiyle harmanlayan yeni bir sağlık vizyonu sundu.

 “Veri, Karar ve Güç: Yapay Zekâ ile İşin Geleceği” Panelinde Vizyoner Bir Moderasyon

Zirvenin en çok ilgi gören oturumlarından biri olan “Veri, Karar ve Güç: Yapay Zekâ ile İşin Geleceği” panelinin moderatörlüğünü UİP Yönetim Kurulu Üyesi Sevda Özsönmez üstlendi.
Özsönmez, stratejik derinlik taşıyan soruları ve dengeleyici üslubuyla paneli yalnızca bir tartışma değil, geleceğin iş kültürüne dair kolektif bir vizyon oturumu haline getirdi.

Panelde, İş Bankası Yapay Zekâ Fabrikası CEO’su Can BakırBCG Platinion Yönetici Ortağı Mehmet GökmenBahadır Kaleağası ve Prof. Dr. Metin Türkay, yapay zekânın iş dünyasında karar alma, etik ve verimlilik süreçlerine etkisini tartıştı.

Özsönmez’in moderasyonu, oturumu zirvenin en üretken ve ilham verici tartışma platformlarından biri yaptı.

Yeni dünya düzeni, Avrupa’nın denge gücü, Afrika’nın stratejik köprüsü

Zirve genelinde öne çıkan ortak görüş şu şekilde özetlendi:

“Türkiye’siz bir Avrupa eksik, Afrikasız bir Türkiye ise eksik kalır. Geleceğin dünyasında bu iki kıta arasındaki stratejik köprü, Boğaziçi’nden geçecek.”

yilmazparlar@yahoo.com

21 Kasım 2024 Perşembe

Hizmet İhracatının Şampiyonları Ödülleri Sahiplerini Buldu-Yılmaz Parlar

  

Hizmet İhracatının Şampiyonları Ödülleri Sahiplerini Buldu

Hizmet İhracatçıları Birliği’nin (HİB) düzenlediği 6. Hizmet İhracatının Şampiyonları Ödül Töreni, 21 Kasım Perşembe günü İstanbul Dış Ticaret Kompleksi Ömer Halisdemir Konferans Salonu’nda gerçekleşti. HİB Başkanı Şekib Avdagiç’in ev sahipliğinde düzenlenen törende, Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe de hazır bulundu.


18 Branşta En Başarılı Firmalar Ödüllendirildi

Etkinlikte, 18 farklı branşta en fazla ihracat gerçekleştiren birinci, ikinci ve üçüncü firmalar ödüllerine kavuştu. Toplamda 54 ödül sahiplerini buldu. Konuşmacılar, hizmet ihracatının Türkiye ekonomisindeki rolüne vurgu yaparken, gelecek hedeflerini de paylaştılar.



Şekib Avdagiç, “2024’te 110 Milyar Dolar Hedefliyoruz”

HİB Başkanı Şekib Avdagiç, yaptığı konuşmada hizmet ihracatının Türkiye’nin ekonomik kalkınmasındaki kritik rolüne dikkat çekti:

“2023’te 106 milyar dolarlık bir hizmet ihracatına ulaştık. 2024 yılı hedefimiz ise 110 milyar dolara ulaşmak. Hizmet ihracatımız, cari açığın azaltılmasına ciddi katkı sağlıyor ve Türkiye’nin küresel gücünü artırıyor. Eğitim, taşımacılık ve turizm gibi alanlarda potansiyelimizi daha da ileri taşıyacağız.”

Avdagiç, Türkiye’nin 18 dalda gerçekleştirdiği hizmet ihracatının her bir sektör için yeni fırsatlar barındırdığını belirterek şunları ekledi:

“2028 yılında 200 milyar dolarlık bir hizmet ihracatına ulaşmayı hedefliyoruz. Bunun için inovasyona, dijitalleşmeye ve eğitim yatırımlarına odaklanmamız gerekiyor.”



Mustafa Gültepe, “Türkiye, Küresel Hizmet İhracatında İlk 20’ye Girebilir”

TİM Başkanı Mustafa Gültepe, konuşmasında Türkiye’nin uluslararası hizmet ticaretindeki yerini güçlendirme hedeflerinden bahsetti:

“2023 yılında hizmet ihracatımızı %14 artırarak 106 milyar dolara ulaştırdık. Bu başarı başlangıç. 2028’de hizmet ihracatında 200 milyar dolarlık hacme ve küresel ticarette %2 paya ulaşmayı hedefliyoruz.”

Gültepe, yapay zekâ ve dijital dönüşüm gibi yenilikçi teknolojilerin, hizmet ihracatının geleceğinde büyük bir rol oynayacağına dikkat çekerek şunları söyledi:

“Hizmet sektörümüzü yapay zekâ ile daha verimli ve odaklı bir yapıya dönüştürebiliriz. 2028 hedeflerimiz arasında turizmde 100 milyar dolar, lojistikte 40 milyar dolar, yazılımda 7 milyar dolarlık ihracat yer alıyor.”



 Bakan Ömer Bolat: “Türkiye’nin Hizmet İhracatı Yükselmeye Devam Edecek”

Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat ise Türkiye’nin hizmet ihracatındaki başarılarını vurguladI.



“Hizmet ihracatında her geçen gün daha ileriye gidiyoruz. Eğitim, turizm, finans ve lojistik gibi sektörlerde elde ettiğimiz başarılar, ekonomimizin gücünü ve potansiyelini ortaya koyuyor



Türkiye'nin ihracat alanındaki başarısını ve ihracatçıların önemini vurgulayan kapsamlı bir değerlendirme sundu. Ticaret Bakanı, ihracatın ekonomik büyüme, istihdam ve döviz kazancı açısından kritik bir rol oynadığını belirtirken, ihracatçıların ülke ekonomisine katkılarını takdir etti.



İhracatın Stratejik Önemi

İhracatın tanımı

 Üretim, istihdam ve döviz kazancı açısından ihracatın ülkenin kalkınmasında bir "kurtuluş reçetesi" olduğu ifade edildi.

Geçmiş başarılar

Türkiye, geçen yıl 255,6 milyar dolarlık ihracatla Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı.



Küresel ve Bölgesel Gelişmeler

Zorluklar, Dünya ekonomisini etkileyen korumacılık önlemleri, Avrupa’daki ekonomik durgunluk ve jeopolitik gerilimlere rağmen ihracatın büyüme trendini sürdürdüğü vurgulandı.

Büyüme katkısı

İhracatın, Türkiye’nin yüzde 5,1’lik büyüme oranına 1,4 puanlık doğrudan katkı sağladığı aktarıldı.

Hizmetler İhracatındaki Başarılar

Hizmet sektörleri,

Turizm, sağlık turizmi, bilişim ve yazılım gibi alanlarda büyük artış sağlandı. Örneğin, sağlık turizminden elde edilen gelir 3 milyar dolara yükseldi.

Uluslararası başarılar

 Türkiye, İspanya’nın ardından en yüksek hizmet ticareti fazlası veren dördüncü ülke konumunda bulunuyor.

Bakanlığın Destekleri

Destek programları

Hizmetler ihracatı için 2023'te 5,1 milyar liralık destek sağlandı. 2024 yılı için bu miktarın 7,3 milyar liraya çıkarılacağı belirtildi.



Gelecek hedefleri

Orta vadeli programda, 2025 yılı için 121 milyar dolarlık hizmet ihracatı hedefleniyor.

Konuşmasının sonunda Bolat, ihracatın Türkiye ekonomisine sağladığı katkılar nedeniyle tüm ihracatçılara teşekkür ederek, ödül alacak şampiyonları kutladı. Ayrıca, Ticaret Bakanlığı olarak ihracatçıların yanında olduklarını ve her türlü 

 Ödül Alan Firmalar

Sağlık Hizmetleri Sektörü

Acıbadem Sağlık Hizmetleri Ve Tic. Gibi.

Mlp Sağlık Hizmetleri A.Ş.

İstanbul Anıtı Sağlık Yatırımları A.Ş.

 

Seyahat Acenteliği Hizmetleri Sektörü

Odeon Turizm İşletmeciliği A.Ş.

Anexservıces Turizm Organizasyon Taşımacılık Tic. Gibi.

Firma Gizliliğini Koruyor

 

Teknik Müşavirlik Ve Kontrolörlük Hizmetleri Sektörü

N.K.Y. Mimarlık Mühendislik İnşaat Ve Tic. Ltd. Şti.

Yüksel Proje A.Ş.

Proyapı Mühendislik Ve Müşavirlik A.Ş.

 

Telekomünikasyon Hizmetleri Sektörü

Concentrıx

Majorel Telekomünikasyon Hizmetleri A.Ş.

Türksat Uydu Haberleşme Kablo Tv Ve İşletme A.Ş.

 

Turizm Ve Konaklama Hizmetleri Sektörü

Fıne Otel Turizm İşletmecilik A.Ş.

Galeri Kristal Turizm İnşaat Pazarlama Ve Tic. Gibi.

Ets Grubu

 

Yazılım Ve Bilişim Hizmetleri Sektörü

Vlmedıa Yazılım Tanıtım Bilişim Danışmanlık İç Ve Dış Ticaret A.Ş.

Etiya Bilgi Teknolojileri Yazılım San. Ve Tic. Gibi.

Orıon İnovasyon Bilgi Teknolojileri A.Ş.

 

Yer Hizmetleri Sektörü

Çelebi Havacılık Holding A.Ş.

Havaalanları Yer Hizmetleri A.Ş.

Tgs Yer Hizmetleri A.Ş.

 

Yolcu Taşımacılığı Hizmetleri Sektörü

Türk Hava Yolları A.O.

Pegasus Hava Taşımacılığı A.Ş.

Güneş Ekspres Havacılık A.Ş.

 

Yük Taşımacılığı Ve Lojistik Hizmetler Sektörü

Mars Lojistik Uluslararası Taşımacılık Depolama Dağıtım Ve Tic. Gibi.

Ekol Nakliyat Taşımacılık A.Ş.

Msc Gemi Acenteliği A.Ş.

 yilmazparlar@yahoo.com

28 Mayıs 2024 Salı

Aleks Metal Rafineri (AMR), Stratejik Ortaklıklar Hedefliyor-Yılmaz Parlar

  Aleks Metal Rafineri (AMR), Stratejik Ortaklıklar Hedefliyor

Aleks Metal Rafineri (AMR), Son Teknoloji ile Üretime Geçti ve Stratejik Ortaklıklar Hedefliyor

Marmara Sanayi Sitesi'nde çevreye duyarlı ve modern bir üretim üssü kuran AMR, 2024 yılı sonunda 250 milyon dolar ciro hedefliyor ve Türkiye'nin en büyük 500 sanayi kuruluşu listesine girmeyi planlıyor. Yıl sonuna kadar 5 milyon dolarlık yatırım yaparak, günlük 200 kilo üretim hedefleyen AMR, yıllık 60 tonluk üretimle ülke ekonomisine katkı sağlamayı amaçlıyor.



Aleks Metal Rafineri (AMR), Yönetim Kurulu Başkanı Sarp Tarhanacı Genel Müdür Ahmet Yılal 28Mayıs 2024 Salı günü Feriye Lokantısında Basın mensuplarıyla bir araya geldi.

Düzenlenen basın Toplantısında Yönetim Kurulu Başkanı Sarp Tarhanacı, AMR'nin yabancı ortaklıklarla büyümeye açık olduğunu belirtti.

Aleks Metal Rafineri’nin dünya merkez bankalarıyla kuracağı stratejik ortaklıklar, Türkiye ekonomisine çok yönlü ve kapsamlı faydalar sağlayarak, ülkenin ekonomik kalkınma hedeflerine ulaşmasında önemli bir rol oynayacaktır.



Üretim ve Yenilikler: Aleks Metal Rafineri (AMR), Türkiye'nin önde gelen altın rafinerilerinden biri olarak son teknoloji ve modern yöntemlerle yenilenen tesislerinde altın üretimine başladı.

Stratejik Ortaklıklar: AMR, dünya merkez bankalarıyla stratejik partnerlikler kurmayı hedefliyor. Merkez bankalarının altın rezervlerini yönetme konusunda önemli bir rol üstlenmek isteyen AMR, bu bankaların tercih ettiği rafineri olmayı planlıyor. Ayrıca, sikke altın üretimi konusunda da merkez bankalarıyla iş birliği yaparak uluslararası alanda iddialı bir konuma gelmeyi hedefliyor.

Çevreye Duyarlılık ve Şehir Rafinericiliği: Genel Müdür Ahmet Yılal, AMR’nin çevreye saygılı üretim anlayışını vurgulayarak, "şehir rafinericiliği" kavramını tanıttı. Bu kavram, madenlerden çıkan altının değil, yastık altındaki altının işlenmesini ifade ediyor. AMR, şimdiye kadar sadece hurda ve geri dönüşüm ürünü altınları işledi ve çevreye duyarlı madenlerden gelecek altınları işlemeye devam edecek.

Gelecek Planları:. AMR, yabancı yatırım sermayesinin ülke ekonomisine yüksek fayda sağlayacağını ve bu ortaklıklarla ülkeye olan güveni artırmayı planlıyor.

Özetle, AMR, son teknoloji ile yenilediği tesislerinde üretimi artırarak dünya merkez bankalarıyla stratejik ortaklıklar kurmayı ve çevreye duyarlı üretim yapmayı hedefliyor.

Aleks Metal Rafineri’nin Dünya Merkez Bankalarıyla Stratejik Ortaklıklar Kurmasının Türkiye Ekonomisine Faydaları neler olabilir düşüncemize göre;



Döviz Gelirlerinin Artışı: Merkez bankalarıyla yapılan stratejik ortaklıklar, Türkiye'ye önemli miktarda döviz girişi sağlar. Bu, ülkenin döviz rezervlerini artırarak ekonomik istikrarı destekler.

İhracat Hacminin Artması: AMR'nin uluslararası arenada tanınması ve merkez bankalarına altın rafineri hizmeti sunması, Türkiye’nin altın ihracatını artırır. Bu, ülkenin dış ticaret dengesine olumlu katkı sağlar.

İstihdam Yaratılması: Genişleyen üretim kapasitesi ve uluslararası iş birlikleri, yeni iş fırsatları yaratır. Bu da işsizlik oranlarının düşmesine ve ekonomik refahın artmasına katkıda bulunur.

Teknoloji Transferi ve Yenilik: Uluslararası ortaklıklar, Türkiye’ye ileri teknoloji ve yenilikçi üretim yöntemlerinin transferini sağlar. Bu, genel sanayi üretim kapasitesinin ve kalitesinin artmasına yol açar.

Ekonomik Güvenin Artması: Dünya merkez bankalarıyla yapılan stratejik iş birlikleri, Türkiye’nin uluslararası ekonomik arenadaki güvenilirliğini artırır. Bu, yabancı yatırımcıların ülkeye olan ilgisini ve yatırımlarını teşvik eder.

Altın Rezervlerinin Artırılması: Türkiye'nin kendi altın rafinerisinin olması, merkez bankasının altın rezervlerini artırmasını ve bu rezervlerin güvenli bir şekilde yönetilmesini sağlar. Bu, finansal istikrar için kritik öneme sahiptir.

Sanayi ve Üretim Sektörünün Güçlenmesi: AMR’nin gelişimi, Türkiye’nin sanayi ve üretim sektörünün genel olarak güçlenmesine katkıda bulunur. Bu, diğer sanayi kuruluşlarının da gelişimine ön ayak olur ve sektördeki rekabet gücünü artırır.

Yerli ve Milli Üretimin Desteklenmesi: Yerli üretim kapasitesinin artırılması ve milli sanayinin desteklenmesi, ülkenin kendi kaynaklarını daha etkin kullanmasını sağlar. Bu, dışa bağımlılığı azaltarak ekonomik bağımsızlığı güçlendirir.

Finansal Piyasaların Derinleşmesi: Altın piyasasında artan aktiviteler, finansal piyasaların derinleşmesine ve çeşitlenmesine katkıda bulunur. Bu, yatırımcılar için yeni fırsatlar yaratır ve piyasa dinamizmini artırır.

Ekonomik Kalkınma ve Refah: Tüm bu faktörler bir araya geldiğinde, ülke ekonomisinin genel kalkınmasına ve vatandaşların yaşam standartlarının yükselmesine katkıda bulunur.

Basın toplantısında gerekli açıklamaları yapan Yönetim Kurulu Başkanı Sarp Tarhanacı Genel Müdür Ahmet Yılal basın mensuplarının sorularını cevaplıyarak hedeflerini yineledi

yilmazparlar@yahoo.com

19 Kasım 2023 Pazar

14. Boğaziçi Zirvesi -Yılmaz Parlar

 14. Boğaziçi Zirvesi 10 Numara

Başkanlığını Cengiz Özgencil’in yaptığı Uluslararası İşbirliği Platformu (UİP) Türkiye Cumhurbaşkanlığı himayelerinde 16-17 Kasım arasında organize edilen 14. Boğaziçi Zirvesi, mükemmelliğe imza atarak 10 numarayı haketdi.

 Boğaziçi Ekonomi Zirvesi, Türkiye'nin ekonomik gelişmelerini ele almak üzere düzenlenen prestijli bir etkinlik olarak dikkat çekiyor. Bu yılki zirve, ülkenin ekonomik vizyonunu şekillendiren önemli konuları masaya yatırmak amacıyla gerçekleşti. Zirve, ekonomi, finans, iş dünyası liderleri ve akademisyenleri bir araya getirerek güçlü bir network oluşturdu.


Gerçekleşen, zirvenin açılış konuşmasını yapan Uluslararası İşbirliği Platformu (UİP) İcra Kurulu Başkanı Cengiz Özgencil, Türkiye'nin ekonomik durumu ve geleceğine dair çeşitli perspektifleri ele aldı. Ayrıca, küresel ekonomik trendlerin Türkiye'ye etkileri. Dünya barışına katkı sağlamayı amaçladıklarını belirtti.

Sektör liderleri ve uzmanlar, dijital ekonominin yükselişi, teknoloji ve inovasyonun ekonomik büyüme üzerindeki etkileri gibi konularda paneller düzenledi. Dijital dönüşümün ekonomik dinamiklere nasıl yansıdığı ve iş dünyasının bu değişime nasıl adapte olduğu geniş kapsamlı bir tartışmanın merkezi oldu.

Katılımcılar iş dünyasındaki güncel sorunları ve çözüm önerilerini tartışarak, gelecekteki iş stratejilerini belirleme fırsatı buldular. Zirve, sadece ekonomik konularla sınırlı kalmayarak, küresel politika, ticaret ilişkileri ve güvenlik gibi geniş bir perspektifi de kapsayarak katılımcılara kapsamlı bir bakış sunmayı amaçladı.

Boğaziçi Ekonomi Zirvesi, Türkiye'nin ekonomik geleceğini şekillendiren, liderlerin görüş ve stratejilerini paylaştığı bir platform olarak önemli bir etkinlik olarak öne çıktı.



14. Boğaziçi Zirvesi, "Gelecek Yüzyılı Karşılamak" temasıyla gerçekleşti. Katar Ticaret ve Endüstri Bakanı Sheik Mohammed bin Hamad Bin Qassim Al Abdullah Al Thani, zirvede yaptığı konuşmada, ülkeler arası ticaret hacmini ve yatırımların düzeyini artırma çağrısında bulundu. Al Thani, özellikle gıda güvenliği ve iklim değişikliği gibi zorluklarla baş etmek adına iş birliğinin önemine vurgu yaptı. Katar'ın 2030 vizyonu çerçevesinde bilim ve teknolojiye odaklandığını belirtirken, Filistin halkının maruz kaldığı zulme dikkat çekti ve gerçek bir barışın sağlanmasını talep etti.



Zirvenin ana gündem maddelerinden biri, İsrail ve Filistin arasındaki gerginlik oldu. Katılımcılar, yaşanan krizin bölgedeki istikrarı olumsuz etkilediğine ve ateşkesin gerekliliğine vurgu yaparken, UİP Kurucusu ve Başkanı Cengiz Özgencil, dünya barışına katkı sağlamayı amaçladıklarını belirtti. Filistin halkının maruz kaldığı zulme dikkat çeken konuşmalar, bölgedeki barışın önemini bir kez daha gündeme taşıdı.

Katar Ticaret ve Endüstri Bakanı, konuşmasında Ar-Ge ve yapay zeka alanlarındaki yatırımlarıyla dijital dönüşüme öncülük ettiklerini ifade etti. Yatırımların sürdürülebilir kalkınmayı hedeflediğini belirten Al Thani, bölgedeki güvenlik ve istikrarın sağlanması için ticaret hacminin artırılması gerektiğini vurguladı. Ayrıca, zirve boyunca sektörel bazda özellikle enerji ve bankacılık sektörlerinde B2B görüşmelerin gerçekleştiği ve yatırım fırsatlarının ele alındığı bilgisi verildi.  

Darfur Sultanı Al-Sultan Ahmed Dinar, zirvedeki konuşmasında ekonomik istikrarsızlık ve göçlerin insanların geleceğe dair umudunu azalttığına dikkat çekti. Zorlukların aynı zamanda kalkınma fırsatına dönüştürülebileceğini belirten Sultan, Afrika'nın sahip olduğu zengin kaynaklarla yapılacak yatırımların kıtayı büyük bir sıçrama yapmaya teşvik edebileceğini ifade etti.



Kosova Bölgesel Kalkınma Bakanı Fikrim Damka, zorlukların aynı zamanda fırsat anlamına geldiğini belirterek, küresel ekonomideki entegrasyon dönemine dikkat çekti. Adaletsizlik ve eşitsizlikle mücadele edilmesi gerektiğini ifade eden Damka, Türkiye ve Kosova arasındaki tarihi ve kültürel bağlara vurgu yaparak, iş birliği sürecinden memnuniyet duyduklarını söyledi.

Suudi Arabistan Ankara Büyükelçisi Fahad Bin Assaad Bin Abdulkareem Abualnasr, konuşmasında çok taraflı iş birliklerinin dünya barışının temeli olduğunu belirtti. Suudi Arabistan'ın küresel ekonomide iş birliğiyle ekonomik istikrarı ve sürdürülebilir kalkınmayı desteklediğini ifade eden Büyükelçi, Türkiye ile 2030 vizyonu çerçevesinde güçlerini birleştirdiklerini ve iş birliğinin giderek güçlendiğini umduklarını dile getirdi.



Zirvenin bu yılki odak noktalarından biri olan ekonomi panelleri, Türkiye'deki yatırım fırsatlarını vurguladı. Yurt dışından gelen yatırımcılar, özellikle enerji ve bankacılık sektörlerinde önemli B2B görüşmeler gerçekleştirirken, zirvede düzenlenen 27 panelde dünya barışından teknolojiye, tarımdan spora birçok konuda fikir ve öneriler paylaşıldı. Zirve, küresel ekonomideki değişimlere ve önümüzdeki yıllara dair çözüm odaklı bir perspektif sunarak katılımcılara önemli bir platform sağladı.

Geleceğe Dayanıklı Metaverse Girişimleri: Uzun Vadeli YZ Stratejileri ve İş Sürdürülebilirliği panelde;

Geleceğin dijital dünyasında önemli bir yer tutmaya aday olan metaverse, sadece teknolojik yeniliklerle değil, aynı zamanda uzun vadeli stratejilerle iş sürdürülebilirliği açısından da dikkat çekiyor. Bu stratejiler, sadece ekonomik değil, aynı zamanda çevresel ve toplumsal boyutları da kapsamaktadır.

Günümüzde küresel pazarlara erişim ve ticaret, iş dünyası için önemli bir stratejik odak noktası haline gelmiştir. Şirketler, sınırların ötesindeki müşterilere ulaşma ve uluslararası ticaretin avantajlarından yararlanma konusunda giderek daha fazla çaba sarf etmektedirler. Küresel pazarlar, şirketlerin büyüme potansiyelini artırma, rekabet avantajı elde etme ve çeşitlendirme imkanları sunmaktadır.

Özellikle dijital teknolojilerin gelişimi, küresel pazarlara erişimi daha da kolaylaştırmaktadır. İnternet üzerinden gerçekleşen e-ticaret, şirketlere dünya çapındaki tüketicilere doğrudan ulaşma fırsatı sunmaktadır. Dijital pazarlama stratejileri ve sosyal medyanın etkin kullanımı, şirketlerin uluslararası arenada görünürlüğünü artırmak için güçlü araçlar haline gelmiştir.

İş İnsanı Elif Rahvancı ile yaptığımız söyleşide İş Sürdürülebilirliği görüşlerini aldığımızda

Rahvancı “Küresel pazarlara adım atarken dikkat edilmesi gereken zorluklar da mevcuttur. Farklı kültürler, yasal düzenlemeler ve ticaret politikaları, şirketlerin başarılı olabilmeleri için dikkate almaları gereken faktörler arasında yer almaktadır. Ayrıca, rekabetin yoğun olduğu küresel pazarlarda, şirketlerin kaliteli ürün ve hizmet sunumu, müşteri memnuniyeti ve inovasyon konularına odaklanmaları önemlidir.

Küresel pazarlara erişim ve ticaret, şirketler için büyük fırsatlar sunarken aynı zamanda dinamik ve değişken bir ortamı da beraberinde getirmektedir. Bu nedenle, şirketlerin küresel pazarlarda başarılı olabilmeleri için sürekli olarak değişen koşullara adapte olmaları ve stratejik bir vizyonla hareket etmeleri kritik bir öneme sahiptir.” Bilgileri paylaştı

Çevresel Duyarlılık ve Enerji Verimliliği panelde özetle vugulanan:

Geleceğe dayanıklı metaverse girişimleri, çevresel etkilerini azaltmaya odaklanarak enerji verimliliği sağlamalıdır. Yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş ve sürdürülebilir teknoloji altyapıları kullanımı, bu alanda atılacak önemli adımlardır.

YZ stratejileri, kullanıcı verilerinin etik ve güvenli bir şekilde işlenmesine vurgu yapmalıdır. Veri gizliliği ve güvenliği, metaverse'in güvenilirliği açısından temel bir unsur olarak ele alınmalıdır.

Sürdürülebilir metaverse girişimleri, toplumsal çeşitliliği teşvik etmeli ve herkesin bu dijital dünyaya katılımını sağlamalıdır. Eşitlik, adalet ve fırsat eşitliği temel prensipler olarak benimsenmelidir.

Geleceğe yönelik uzun vadeli stratejiler arasında, kullanıcıları eğitmek ve bilinçlendirmek de yer almalıdır. Metaverse'in potansiyelleri ve riskleri konusunda toplumu aydınlatmak, sürdürülebilir bir kullanımı destekleyecektir.

Sektördeki paydaşlar arasında işbirlikleri kurmak ve küresel standartlara uyum sağlamak, metaverse'in uzun vadeli başarısını destekleyen önemli unsurlardır. Birlikte çalışma, inovasyonu teşvik edebilir ve sektörde bir norm oluşturabilir.

Uzun vadeli YZ stratejileri, sadece çevresel ve toplumsal değil, aynı zamanda ekonomik sürdürülebilirliği de kapsamalıdır. İş modelleri, gelir dağılımı ve rekabet stratejileri, metaverse'in uzun vadeli başarısını güvence altına alacak şekilde tasarlanmalıdır.

Geleceğe dayanıklı metaverse girişimleri, bu stratejilerle birleşerek, dijital dünyada sadece teknolojik bir devrim değil, aynı zamanda sürdürülebilir bir evrimin de öncüsü olabilirler.



Panel;Teknoloji çağında hukukla kazanmak veya kaybetmek,

Teknoloji çağında hukuk, işleyişini geleneksel yöntemlerden dijitalleşmiş platformlara taşıyor. Bu dönüşüm, hukuki süreçlerin daha hızlı ve etkili bir şekilde yürütülmesine olanak tanıyor. Özellikle dijital delil toplama ve analiz yöntemleri, mahkemelerin daha sağlıklı kararlar almasına yardımcı oluyor.

Buna karşın, teknolojinin hukukla entegrasyonu beraberinde yeni sorunları da getiriyor. Örneğin, siber suçlar ve veri ihlalleri gibi dijital alanlardaki suçlar, hukuk sistemini yeni zorluklarla karşı karşıya bırakıyor. Bu noktada, avukatlar ve hukuk uzmanları, teknolojiye uygun savunma ve saldırı stratejileri geliştirmek zorunda kalıyor.

Hukuk firmaları ve mahkemeler, yapay zeka tabanlı sistemleri kullanarak dava analizlerini hızlandırıyor ve büyük veri setlerini daha etkili bir şekilde değerlendiriyor. Ancak bu durum, insan faktörünün göz ardı edilmemesi gerektiği anlamına geliyor; çünkü teknolojinin hukuki kararlar üzerindeki etkisi, insan etiği ve adalet duygusuyla dengelenmelidir.

Teknoloji çağında hukukla kazanmak veya kaybetmek, sadece hukuki bilgiye değil, aynı zamanda dijital dünyanın dinamiklerine de hakim olmayı gerektiriyor. Hukuk firmaları, müvekkillerine en iyi hizmeti sunabilmek için sürekli olarak teknolojik gelişmeleri takip etmeli ve bu alanlarda uzmanlaşmalıdır. Aksi takdirde, hukuki mücadelede geri kalmak kaçınılmaz olabilir.



14. Bogaziçi Zirvesi’nde “Avrupa’da Türklerin Politik, Ekonomik ve Tarihsel Mirası Çalışması” ikinci kez ele alındı

Bu yıl ikinci kez ‘Turkish Heritage in Europe – Avrupa’da Türklerin Politik, Ekonomik ve Tarihsel Mirası Çalışmaları’nın Önümüzdeki Yüzyılda Önemi’ konulu panel düzenlendi ve Avrupa’da yaşayan Türklerin tarihsel konumu ele alınarak, konu ikinci kez uluslararsı platformda tartışılmış oldu.

Paneli organize eden, yazar, sosyolog ve aynı zamanda ‘İngiltere’de Türklerin Politik, Ekonomik ve Kültürel Mirası‘ Platformu ile ‘İngiltere’de Türk Miras Günü‘ kurucusu olan  Semra Eren-Nijhar davet ettiği seçkin konuklar ile Boğaziçi Zirvesi’nde konuyu ele alarak önemini vurguladı.

Panele Diplomatik İlişkiler ve Politik Araştırma başkanı Dr.Tolga Sakman ve Türk-Alman Üniversitesi Göç ve Uyum Uygulama ve Araştırma Merkezi direktörü Dr. Enes Bayraklı konuşmacı olarak katılarak: Avrupa Türkleri ve Önümüzdeki Yüzyılda Politik, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Miras Çalışmaları’nın değerinin altını çizerek konuyu değerlendirdiler.

Semra Eren-Nijhar panel sonrası şunları söyledi. “Öncelikle bu konuyu ikinci kez  uluslararası platforma taşımak beni mutlu etti. Burada olmamız çok önemli, nitekim sadece Avrupa’da Türklerin son yetmiş yıllık göç tarihi ile olmadığımızı ve Avrupa’da bir tarihimizin olduğunu geçte olsa anlatma zamanı geldi. Avrupa Birliği’nde olup olmamamız hiç önemli değil, zaten şu anda beş milyonun üstünde Türk Avrupa’da yaşıyor ve bulundukları ülkelere ekonomik, politik ve külturel olarak katkıda bulunuyorlar. Türkler geçmişte de Avrupa’daydı, şimdi de Avrupa’da, gelecekte de Avrupa’da olacaklar. Bu gerceği göz önünde bulundurarak ortak değerlerimize sahip çıkmamız, bu noktadan hareket ederek  öncelikle Avrupa’da Türklerin Politik, Ekonomik ve Kültürel Miras’ı çerçevesinde  çalışmalar yapmamız gerekiyor.

Dijital dönüşüm, teknolojinin hızla evrimleştiği bir çağda iş dünyası, toplum ve endüstriler arasında kökten değişimlere neden oluyor. Bu dönüşümde, yapay zeka (YZ) teknolojisinin oynadığı önlenemez rol, iş süreçlerini, müşteri deneyimini ve endüstri normlarını temelden değiştiriyor. 

Yapay zeka, büyük veri analizi ve makine öğrenimi gibi alt alanlardaki yetenekleri sayesinde karmaşık veri setlerini anlama, öngörüde bulunma ve kararlar alma konularında önemli bir araç haline gelmiştir. Bu, işletmelerin veri tabanlı stratejiler geliştirmesine ve rekabet avantajı elde etmelerine olanak tanıyan bir gelişmedir.

Dijital dönüşüm sürecinde yapay zeka, iş dünyasının verimliliğini artırmak, rekabet avantajı elde etmek ve daha etkili kararlar almak için vazgeçilmez bir araç haline gelmiştir. Bu trendin gelecekte daha da ivme kazanması beklenirken, işletmelerin bu teknolojiyi stratejik bir şekilde kullanarak uyum sağlamaları kritik öneme sahiptir.

Morphis Teknoloji Teknoloji ortağı iş İnsanı Füsun Safdeniz bu konuda dile getirdikleri “Özellikle finans, sağlık, üretim ve perakende sektörlerinde yapay zeka uygulamaları, süreçleri otomatikleştirme, hata oranlarını düşürme ve müşteri memnuniyetini artırma gibi avantajlar sağlıyor. Finans sektöründe yapay zeka, sahtekarlık tespiti ve risk analizi gibi kritik alanlarda büyük veri setlerini etkili bir şekilde işleyerek güvenliği artırıyor.

Sağlık sektöründe ise yapay zeka, hastalıkların erken teşhisi, tedavi planlaması ve hasta takibi gibi alanlarda önemli bir rol oynuyor. Örneğin, görüntü analizi yapan yapay zeka sistemleri, radyoloji alanında hızlı ve doğru teşhislerin konulmasına katkı sağlıyor.” Şeklinde paneli özetliyor



Dijital Dönüşümde Yapay Zekanın Önlenemez Rolü

Dijital dönüşüm, teknolojik ilerlemelerin iş dünyası, toplum ve bireyler üzerindeki etkilerini ifade eden bir terimdir. Bu dönüşümde yapay zeka (YZ) önemli bir rol oynar çünkü dijital dönüşümün temelinde veri analizi, otomasyon ve akıllı karar alma gibi süreçler bulunmaktadır. İşte yapay zekanın dijital dönüşümdeki önemli rolleri:

Veri Analizi ve Öngörülebilirlik: Yapay zeka, büyük veri setlerini analiz ederek işletmelerin geçmiş performanslarını anlamalarına ve gelecekteki eğilimleri öngörmelerine yardımcı olabilir. Bu, stratejik planlamayı ve karar alma süreçlerini optimize etmeye olanak tanır.

Otomasyon ve İş Süreçleri: Yapay zeka, rutin ve tekrarlayan işleri otomatikleştirebilir. Bu, iş süreçlerinin daha verimli hale gelmesine ve insan kaynaklarının daha stratejik görevlere odaklanmasına olanak sağlar.

Kişiselleştirilmiş Deneyimler: Yapay zeka, müşteri davranışlarını anlayarak kişiselleştirilmiş deneyimler sunabilir. Bu, müşteri memnuniyetini artırabilir ve şirketlerin rekabet avantajı elde etmelerine yardımcı olabilir.

Risk Analizi ve Güvenlik: Yapay zeka, potansiyel riskleri analiz edebilir ve güvenlik önlemlerini artırabilir. Örneğin, siber güvenlikte yapay zeka, anormallikleri tespit edebilir ve hızla müdahale edebilir.



Hızlı Karar Alma: Yapay zeka, büyük veri kümelerini anında analiz edebilir ve hızlı kararlar alabilir. Bu, işletmelerin rekabet avantajını sürdürmelerine ve pazar koşullarına daha hızlı adapte olmalarına yardımcı olabilir.

Yeni İş Modelleri: Yapay zeka, işletmelere yeni gelir kaynakları ve iş modelleri keşfetme fırsatları sunabilir. Örneğin, müşteri taleplerini anlayarak yeni ürün ve hizmetler geliştirebilir.

Eğitim ve Yetenek Geliştirme: Yapay zeka, çalışanların yeteneklerini ve bilgi düzeylerini analiz ederek özelleştirilmiş eğitim programları sunabilir. Bu, çalışanların sürekli öğrenmelerini ve gelişmelerini sağlar.

Ancak, bu avantajlarla birlikte, yapay zekanın kullanımı beraberinde etik, güvenlik ve istihdam gibi sorunları da getirebilir. Bu nedenle, yapay zekanın etkili bir şekilde yönetilmesi ve kullanılması için uygun düzenlemeler ve politikaların oluşturulması önemlidir.

Finans ve bankacılık sektörleri, Panelde 

Sürekli olarak değişen ekonomik, teknolojik ve düzenleyici faktörlerden etkilenerek evrim geçirmektedir. Finans ve bankacılık sektöründeki bazı önemli trendleri göz önüne alarak, sektördeki yeni haritayı şu şekilde özetleyebiliriz:

Dijitalleşme ve Teknolojik İnovasyon: Finans ve bankacılık sektörü, dijitalleşme ve teknolojik inovasyon konusunda hızla ilerlemektedir. Mobil bankacılık uygulamaları, yapay zeka, blok zinciri ve diğer fintech çözümleri, müşterilere daha hızlı, güvenli ve kullanıcı dostu finansal hizmetler sunma konusunda önemli rol oynamaktadır.

Yapay Zeka ve Veri Analitiği: Yapay zeka (YZ) ve veri analitiği, müşteri davranışlarını anlamak, dolandırıcılığı önlemek, risk yönetimini geliştirmek ve kişiselleştirilmiş finansal hizmetler sunmak için kullanılmaktadır. Bankalar, büyük veri analizi ve makine öğrenimiyle daha iyi kararlar alarak operasyonel verimliliği artırabilirler.

Mobil ve Dijital Ödemeler: Mobil cihazların yaygın kullanımıyla birlikte mobil ödemeler ve dijital cüzdanlar giderek daha popüler hale gelmektedir. Bu, müşterilerin fiziksel para kullanımından uzaklaşmasına ve dijital ödeme yöntemlerine yönelmesine yol açmaktadır.



Blok Zinciri ve Kripto Paralar: Blok zinciri teknolojisi, finans sektöründe daha güvenilir ve şeffaf işlemleri mümkün kılabilir. Ayrıca, kripto paraların (örneğin Bitcoin) benimsenmesi ve regülasyonları konusundaki çalışmalar devam etmektedir.

Regülasyon ve Güvenlik: Finans sektöründeki düzenleyici çerçeve sürekli olarak güncellenmekte ve değişmektedir. Bankalar, müşteri verilerinin güvenliği, finansal suçların önlenmesi ve uyum konularına odaklanmak zorundadır. Küresel düzenleyici standartlar, sektördeki oyuncuların birbirleriyle uyumlu bir şekilde çalışmalarını sağlamak adına önemlidir.

Yeşil Finans ve Sürdürülebilirlik: Finans sektörü, sürdürülebilirlik ve çevresel sorumluluk konularında daha fazla dikkat çekmektedir. Yeşil finans, çevre dostu yatırımların teşvik edilmesi ve sürdürülebilir projelere finansman sağlanması üzerine odaklanmaktadır.

DeFi (Merkezi Olmayan Finans): Kripto paraların ve blok zinciri teknolojisinin gelişimiyle birlikte, merkezi olmayan finans (DeFi) giderek daha fazla önem kazanmaktadır. DeFi, geleneksel finansal aracıları ortadan kaldırmayı amaçlayan birçok projeyi içermektedir.

Finans ve bankacılık sektöründeki bu trendler, önemli bir dönüşümü işaret etmektedir. Ancak, bu değişimlerle birlikte, güvenlik ve düzenleyici uyumluluk gibi konuların da dikkate alınması gerekmektedir. Gelecekte, finans ve bankacılık sektörü, daha fazla dijitalleşmiş, müşteri odaklı, sürdürülebilir ve yenilikçi bir yapıya doğru evrilecektir.

Eş zamanlı olan İzliyemediğimiz panellerde birbirinden değişik tüm konuları ele alan çok önemli bilgilerin paylaşıldığı çok değerli konuşmacıların olduğu zirve tüm katılımcılara ışık oldu yol haritası sundu.

yilmazparlar@yahoo.com